Mehmet Utku YILDIRIM - Öğretmen ve Vefa

 

Bahtiyar 12 yaşında bir çocuktu. Büyük dağların çevirdiği küçük bir köyde babası ile yaşıyordu. Bu hayatta çektikleri, yaşına göre azımsanmayacak kadar çoktu. Doğduktan hemen sonra annesini kaybetmişti ve daha bebekken hayattan ilk darbeyi yemişti. Ardından babası şehirdeki işini kaybetmiş, zorunlu olarak köye taşınmışlardı. Hem köyde çobanlık yapan babasına yardım ediyordu hem de okuyup büyük adam olmaya uğraşıyordu. Bahtiyar çok çalışkan bir çocuktu ve bütün öğretmenlerin gözünde ayrıydı. Ama bir tanesi vardı ki onu apayrı severdi. O öğretmenin ismi Halil’di ve öğretmenlik kariyerindeki ilk okulunda çalışıyordu. Tam olarak ne olduğunu bilmiyordu ama onu Bahtiyar’a doğru çeken bir şey vardı.

Yine bir sabah babasıyla beraber evden çıktılar. Babası koyunlara, Bahtiyar okula gitti. Derslere girdi ve her zamanki gibi öğretmenlerinin her sorusunu cevapladı. Gün bu şekilde bitti ve eve dönme zamanı geldi. Arkadaşlarıyla birlikte okuldan çıktı ve evin yolunu tuttu. Eve yaklaştığında bir kalabalık gördü , tam da evlerinin önündeydi bu kalabalık. Merakla köyün muhtarı Salih’in yanına geldi:

-  Ne bu kalabalık Salih amca, bir şey mi oldu ?

-  Oğlum sana nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum ama...

- Ne oldu Salih amca, babamın koyunlarına mı bir şey oldu ?

- Üzgünüm ama baban öldü Bahtiyar.

-  Nasıl olur ? Benim babam ölemez. O ölürse ben ne yaparım

Bahtiyar bu umulmadık haberi aldıktan sonra adeta beyninden vurulmuşa döndü. O çok sevdiği babası artık onu hayatta yalnız bırakmıştı. Hem de oğlunun daha iyi okuması için alın teri dökerken uçurumdan düşerek ölmüştü.

Bahtiyar’ı çok zor bir süreç bekliyordu. Babasından başka kimsesi olmadığı için kalacak yeri kalmamıştı. Ertesi gün mecbur okula gitti çünkü sınavı vardı. Sınavı istediği gibi geçmemişti. Bundan sonra dersleri de eskisi gibi olmayacaktı. Dersleri kötü olunca diğer öğretmenlerin gözünden düştü. Ona sahip çıkan tek kişi vardı o da Halil öğretmeniydi. Babasından başka kimsesi olmadığını bildiği için ona, “İstersen bundan sonra beraber kalalım, ben sana bakayım.” dedi. Bundan sonra babası Halil öğretmen olmuştu.

O sene sınav senesiydi ve iyi bir liseye girmek için çok çalışması gerekiyordu. Halil öğretmen de ona destek oluyordu ve ders çalıştırıyordu. Sınav gitgide yaklaşıyordu ve Bahtiyar da aynı hızla sınava hazırlanıyordu.

En sonunda sınav günü geldi çattı. Bahtiyar inanılmaz heyecanlıydı ama başarılı olabilmek için heyecanını bastırması gerektiğini biliyordu. O gün Halil öğretmen farklı bir okulda gözlemciydi. Bu yüzden sınava tek başına gitmesi gerekiyordu. Güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra evden çıktılar. Hava güneşli ama bir yaz gününe göre serindi. Okula vardığında sınava bir saat vardı. Bu süreyi arkadaşlarıyla sohbet ederek değerlendirdi. Sınava girdi, soruları cevapladı ve alnının akıyla sınavdan çıktı. Çok güzel bir sınav geçirmesinden öte hayalindeki avukatlığa bir adım daha yaklaşmıştı. O mutlulukla eve gitti ve Halil öğretmenin gelmesini bekledi. O gelene kadar yayınlanan cevap anahtarından sınavını kontrol etti ve çok başarılı olduğunu bir kez daha anladı. Halil öğretmen geldiğinde ona müjdeli haberi verdi. Halil öğretmen de çok mutlu oldu.

Birlikte çok güzel bir yaz tatili geçirdiler. Tercih dönemi geldiğinde Bahtiyar istediği okulu yazdı ve sonunda kazandı. Okul farklı bir şehirdeydi ve anlaşılan o ki ayrılık vakti gelmişti. Bahtiyar ve Halil ayrılırken çok ağladılar. Halil öğretmen Bahtiyar’ın çok başarılı olacağını biliyordu ve bu üzüntüsünü hafifletiyordu. Bahtiyar yeni okuluna gitmek için yola çıktı. Gittiğinde karşısında mükemmel bir okul gördü.

Buradaki 4 senede çok başarılı oldu. Okulu dereceyle bitirdikten sonra Hukuk Fakültesini kazandı. Hayaline adım adım yaklaşıyordu. Çok az kalmıştı. Bu arada Halil öğretmenle görüşemez olmuştu. Telefonlarına cevap vermiyordu. Bahtiyar onun için endişeleniyordu.

Üniversitedeki 4 senesinde de çok başarılı oldu ve mezun olarak hayalindeki avukatlığa ulaştı. Tabi ki babası öldüğünde onu yalnız bırakmayan Halil sayesindeydi bu. Bahtiyar diplomasını aldığı gibi teşekkür etmek için Halil’in yanına gitti ama onu bulamadı. Yaptığı araştırmalar sonucu Halil’in haksız yere hapiste olduğunu öğrendi.

Hemen öğretmeninin bulunduğu hapishaneye gitti ve görüş ayarladı. Görüş odasına girip öğretmeninin gelmesini bekledi. Bahtiyar, aradan geçen 10 senede oldukça yaşlanan öğretmenini görünce çok duygulandı ve ağlamaya başladı. Halil de aynı şekilde karşısında muzaffer bir delikanlı görünce duygulandı. Bahtiyar :

- Öğretmenim sizin emekleriniz sayesinde avukat oldum. Çok teşekkür ederim.

- Gerçekten mi ? Bu beni ne kadar mutlu etti inanamazsın. Sana verdiğim emekleri boşa çıkartmadığın için asıl ben teşekkür ederim

- Buralara nasıl düştünüz, duyduğuma göre haksız yere buradaymışsınız ?

- Sorma evladım, ortada çok büyük bir yanlış anlaşılma var ama suçsuzluğumu kanıtlayacak herhangi bir delil de yok.

- Siz merak etmeyin öğretmenim ben sizi buradan kurtaracağım ve size olan borcumu ödeyeceğim.

- Ben sana güveniyorum oğlum çünkü sen bugüne kadar azmettiğin her şeyi başardın. Bunu da başarırsın evelallah.

- Görüşmek üzere öğretmenim ben çalışmalara başlıyorum

 Bahtiyar hayatta başarılı olmasını sağlayan, çok sevdiği öğretmenini kurtarmak için var gücüyle çalışıyor, her türlü ipucunu değerlendiriyor ve sonuca varmaya çalışıyordu. Altı ay sonunda çalışmalarda sona gelen Bahtiyar düzenlediği dosyayı mahkemeye sundu. Öyle bir dosya hazırladı ki Halil öğretmenin hapisten çıkmasına kesin gözle bakılıyordu.

Sonunda mahkeme günü geldi ve Halil öğretmen hâkim karşısına çıkarıldı. Bahtiyar çok iyi bir savunma yaptı ve Halil öğretmenin serbest bırakılmasını sağladı. Halil öğretmen Bahtiyar’a nasıl teşekkür edeceğini bilemedi:

- Evladım sana ne kadar teşekkür etsem azdır, var olasın.

- Ne teşekkürü öğretmenim bugünlere gelmem sizin sayenizde oldu. Ben bugün avukat olmasaydım sizi kurtaramazdım.

Bahtiyar avukatlıktaki ilk işinde babası yerine koyduğu öğretmenini kurtarmış ve ona olan vefa borcunu ödemişti.

Yorumlar