Bahtiyar 12 yaşında bir çocuktu. Büyük dağların çevirdiği
küçük bir köyde babası ile yaşıyordu. Bu hayatta çektikleri, yaşına göre azımsanmayacak
kadar çoktu. Doğduktan hemen sonra annesini kaybetmişti ve daha bebekken hayattan
ilk darbeyi yemişti. Ardından babası şehirdeki işini kaybetmiş, zorunlu olarak köye
taşınmışlardı. Hem köyde çobanlık yapan babasına yardım ediyordu hem de okuyup
büyük adam olmaya uğraşıyordu. Bahtiyar çok çalışkan bir çocuktu ve bütün
öğretmenlerin gözünde ayrıydı. Ama bir tanesi vardı ki onu apayrı severdi. O
öğretmenin ismi Halil’di ve öğretmenlik kariyerindeki ilk okulunda çalışıyordu.
Tam olarak ne olduğunu bilmiyordu ama onu Bahtiyar’a doğru çeken bir şey vardı.
Yine bir sabah babasıyla beraber evden çıktılar. Babası
koyunlara, Bahtiyar okula gitti. Derslere girdi ve her zamanki gibi
öğretmenlerinin her sorusunu cevapladı. Gün bu şekilde bitti ve eve dönme zamanı
geldi. Arkadaşlarıyla birlikte okuldan çıktı ve evin yolunu tuttu. Eve
yaklaştığında bir kalabalık gördü , tam da evlerinin önündeydi bu kalabalık. Merakla
köyün muhtarı Salih’in yanına geldi:
- Ne bu kalabalık
Salih amca, bir şey mi oldu ?
- Oğlum sana nasıl
söyleyeceğimi bilemiyorum ama...
- Ne oldu Salih amca, babamın koyunlarına mı bir şey oldu ?
- Üzgünüm ama baban öldü Bahtiyar.
- Nasıl olur ? Benim
babam ölemez. O ölürse ben ne yaparım
Bahtiyar bu umulmadık haberi aldıktan sonra adeta beyninden
vurulmuşa döndü. O çok sevdiği babası artık onu hayatta yalnız bırakmıştı. Hem
de oğlunun daha iyi okuması için alın teri dökerken uçurumdan düşerek ölmüştü.
Bahtiyar’ı çok zor bir süreç bekliyordu. Babasından başka kimsesi
olmadığı için kalacak yeri kalmamıştı. Ertesi gün mecbur okula gitti çünkü sınavı
vardı. Sınavı istediği gibi geçmemişti. Bundan sonra dersleri de eskisi gibi
olmayacaktı. Dersleri kötü olunca diğer öğretmenlerin gözünden düştü. Ona sahip
çıkan tek kişi vardı o da Halil öğretmeniydi. Babasından başka kimsesi
olmadığını bildiği için ona, “İstersen bundan sonra beraber kalalım, ben sana
bakayım.” dedi. Bundan sonra babası Halil öğretmen olmuştu.
O sene sınav senesiydi ve iyi bir liseye girmek için çok çalışması
gerekiyordu. Halil öğretmen de ona destek oluyordu ve ders çalıştırıyordu. Sınav
gitgide yaklaşıyordu ve Bahtiyar da aynı hızla sınava hazırlanıyordu.
En sonunda sınav günü geldi çattı. Bahtiyar inanılmaz
heyecanlıydı ama başarılı olabilmek için heyecanını bastırması gerektiğini
biliyordu. O gün Halil öğretmen farklı bir okulda gözlemciydi. Bu yüzden sınava
tek başına gitmesi gerekiyordu. Güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra evden
çıktılar. Hava güneşli ama bir yaz gününe göre serindi. Okula vardığında sınava
bir saat vardı. Bu süreyi arkadaşlarıyla sohbet ederek değerlendirdi. Sınava
girdi, soruları cevapladı ve alnının akıyla sınavdan çıktı. Çok güzel bir sınav
geçirmesinden öte hayalindeki avukatlığa bir adım daha yaklaşmıştı. O
mutlulukla eve gitti ve Halil öğretmenin gelmesini bekledi. O gelene kadar
yayınlanan cevap anahtarından sınavını kontrol etti ve çok başarılı olduğunu
bir kez daha anladı. Halil öğretmen geldiğinde ona müjdeli haberi verdi. Halil
öğretmen de çok mutlu oldu.
Birlikte çok güzel bir yaz tatili geçirdiler. Tercih dönemi
geldiğinde Bahtiyar istediği okulu yazdı ve sonunda kazandı. Okul farklı bir
şehirdeydi ve anlaşılan o ki ayrılık vakti gelmişti. Bahtiyar ve Halil
ayrılırken çok ağladılar. Halil öğretmen Bahtiyar’ın çok başarılı olacağını
biliyordu ve bu üzüntüsünü hafifletiyordu. Bahtiyar yeni okuluna gitmek için
yola çıktı. Gittiğinde karşısında mükemmel bir okul gördü.
Buradaki 4 senede çok başarılı oldu. Okulu dereceyle
bitirdikten sonra Hukuk Fakültesini kazandı. Hayaline adım adım yaklaşıyordu. Çok
az kalmıştı. Bu arada Halil öğretmenle görüşemez olmuştu. Telefonlarına cevap
vermiyordu. Bahtiyar onun için endişeleniyordu.
Üniversitedeki 4 senesinde de çok başarılı oldu ve mezun
olarak hayalindeki avukatlığa ulaştı. Tabi ki babası öldüğünde onu yalnız
bırakmayan Halil sayesindeydi bu. Bahtiyar diplomasını aldığı gibi teşekkür
etmek için Halil’in yanına gitti ama onu bulamadı. Yaptığı araştırmalar sonucu
Halil’in haksız yere hapiste olduğunu öğrendi.
Hemen öğretmeninin bulunduğu hapishaneye gitti ve görüş ayarladı.
Görüş odasına girip öğretmeninin gelmesini bekledi. Bahtiyar, aradan geçen 10
senede oldukça yaşlanan öğretmenini görünce çok duygulandı ve ağlamaya başladı.
Halil de aynı şekilde karşısında muzaffer bir delikanlı görünce duygulandı.
Bahtiyar :
- Öğretmenim sizin emekleriniz sayesinde avukat oldum. Çok teşekkür
ederim.
- Gerçekten mi ? Bu beni ne kadar mutlu etti inanamazsın. Sana
verdiğim emekleri boşa çıkartmadığın için asıl ben teşekkür ederim
- Buralara nasıl düştünüz, duyduğuma göre haksız yere
buradaymışsınız ?
- Sorma evladım, ortada çok büyük bir yanlış anlaşılma var ama
suçsuzluğumu kanıtlayacak herhangi bir delil de yok.
- Siz merak etmeyin öğretmenim ben sizi buradan kurtaracağım
ve size olan borcumu ödeyeceğim.
- Ben sana güveniyorum oğlum çünkü sen bugüne kadar
azmettiğin her şeyi başardın. Bunu da başarırsın evelallah.
- Görüşmek üzere öğretmenim ben çalışmalara başlıyorum
Bahtiyar hayatta
başarılı olmasını sağlayan, çok sevdiği öğretmenini kurtarmak için var gücüyle
çalışıyor, her türlü ipucunu değerlendiriyor ve sonuca varmaya çalışıyordu. Altı
ay sonunda çalışmalarda sona gelen Bahtiyar düzenlediği dosyayı mahkemeye
sundu. Öyle bir dosya hazırladı ki Halil öğretmenin hapisten çıkmasına kesin
gözle bakılıyordu.
Sonunda mahkeme günü geldi ve Halil öğretmen hâkim karşısına
çıkarıldı. Bahtiyar çok iyi bir savunma yaptı ve Halil öğretmenin serbest
bırakılmasını sağladı. Halil öğretmen Bahtiyar’a nasıl teşekkür edeceğini
bilemedi:
- Evladım sana ne kadar teşekkür etsem azdır, var olasın.
- Ne teşekkürü öğretmenim bugünlere gelmem sizin sayenizde
oldu. Ben bugün avukat olmasaydım sizi kurtaramazdım.
Bahtiyar avukatlıktaki ilk işinde babası yerine koyduğu
öğretmenini kurtarmış ve ona olan vefa borcunu ödemişti.
Yorumlar
Yorum Gönder