Gammaz Yürek - Zeynep Gedikli 9/A

Doğru! Sinirliydim, fena halde sinirliydim, hala da öyleyim ama deli olduğumu da 
nereden çıkarıyorsunuz? Hastalığım duyularımı keskinleştirmişti, harap etmiş ya da köreltmiş değildi. Hepsinden öte olan, keskin işitme duyusuydu. Cennetteki ve dünyadaki bütün sesleri duyuyordum. Cehennemden gelen pek çok sesi 
duyuyordum. Söylesenize, nasıl deli olabilirim? Dinleyin ve nasıl ustalıkla, nasıl 
sakince size bütün hikayemi anlatıyorum görün.

Fikrin aklıma ilk nasıl geldiğini söylemek imkansız ama aklıma düştüğü andan 
itibaren beni gece gündüz rahat bırakmadı. Bir amacım yoktu. Bir arzum yoktu. Yaşlı 
adamı severdim. Bana hiç zararı dokunmazdı. Beni asla kırmazdı. Altınlarında da gözüm yoktu. Beni sinirlendiren… Sanırım, gözleriydi!

Bana karşı olan bakışları bana aç bir kurdu belki de ejderhayı andırıyordu. Karşımdaki bankta oturmuş beni suçlar gibi süzüyordu. Niye böyle bakıyordu ? İyi biri değil miydi? Bu zamana kadar benimle oynamış mıydı? Birden konuşmaya başladı 
-Ben sıkıldım hadi gidelim artık. 
Yerime mıhlanmıştım sanki. Buz mavisi gözlerine anlamaya çalışırcasına kilitlenerek baktım. Fakat o sadece gazetesini katladı, ayağa kalktı, kabanının yakalarını iyice dikleştirdi ve yürümeye başladı. 

Bana komplo mu kurmuştu? Etrafıma bakındım. Herkes bana bakıyordu. Bana zarar mı vereceklerdi?
O an yaşlı arkadaşımın peşinden gitmemin burda tek başıma kalmaktan çok daha iyi olacağını anladım. 
Ona yetiştim. Yan yana yavaş yavaş yürüyorduk. Konuşmaya devam etti
- Ne oluyor sana ? Neden herkes sana bakıyor?
- Bilmiyorum ben.
- Doğru söyle bir şey mi yaptın yoksa ?
-Hayır cidden yapmadım.
Dedim ama ben çoktan düşünmeye başladım. Ne yaptın? Ne yaptın? Kahretsin, düşün ! Yine ne yaptın?
- Ya da ben mi sana bir şey yaptım?
Ne demek istiyor bu adam ? Sana zarar verecek, kaç kaç burdan ,son gününün bu gün olmasını istemiyorsan derhal ayrıl ordan.

Yürümeye devam ettik. Duymamış gibi davrandım. Yine gözüm seğiriyor, biraz da parmak uçlarım uyuştu. 
Yanıma baktığımda yoktu. Nerdeydi ki ? Nereye gitti ? Kurtuldum mu ? Hayır hayır orda işte. Ben de yanına kumsala indim.Sadece gözlerime zincirledi gözlerini ve dedi ki
- Küçük adam bu dünya senin için fazla küçük.
- Ne demek istiyorsun?
- Gözlerin sen istesen de istemesen de içinden kaçmaması için uğraştığın ruhunu gayet iyi belli ediyor.
- Ben korkak değilim.
- Neden o zaman sana baktığımda gözlerin daha da koyulaşıyor?
Artık emindim. Bana zarar verecek. Özgür olmama izim vermeyecekti. Yüzüme denizden gelen soğuk rüzgar resmen bir tokat atarak ayılmamı sağladı. 
Bir şey yap artık! Ne istiyorsun? O bir düşman işte!

Onu kabanının arkasından tutup denize doğru ittim. Hiç karşı koymadı sadece gülümsedi, canı acımıyormuş gibi yapıyordu oysa çok kötü hissediyordu. Hissetmeliydi çünkü bana bu şekilde hissettirmişti. Kafasını o kaldırdıkça ben suyun altına gömüyordum. Düşmandı o, düşmandı. Kurtulacaktım ondan. 
Su yavaş yavaş pembeleşti sonrasında kendini koyu bir kırmızıya bıraktı. Bitti işte,bitti.

Etrafıma baktım artık kimse yoktu kan kırmızı gözler bana çevirili değildi.Derken biri buraya doğru yaklaştı. 
-Beyefendi iyi misiniz ?Boğuluyorsunuz sandım.
Nasıl yani bu kırmızı suyu değil de beni mi soruyordu? Hiçbir şey söylemeden suyu gösterdim.
-Kolunuzu mu incittiniz ? Hemen sizi hastaneye götüreyim. 
Adam suya atladı yanıma geldi. Koltuğumun altından bana sarılarak beni çıkartmaya çalıştı.Ben de sordum
- Nasıl yani ne yaptığımı görmüyor musun?
- Kolunuzu incittiniz işte.
- Şu kırmızı suya bak ben yaptım.
- Beyefendi su kırmızı değil bildiğiniz deniz işte mavi.
- Nasıl yani ? Şu yüzeyde yüz üstü yatan kabanlı amcayıda mı ?
- Beyefendi burada sizden başka kimse yok. Galiba boğulmadan son anda kurtulduğunuz için şuurunuzu kaybettiniz.

Yani ben birini öldürmedim mi ? Benim yakın arkadaşım olan bu yaşlı amca aslında yok muydu ?

Yorumlar

  1. Gördüğümüzü sandıklarımız görmek istediklerimiz olabilir.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder