Havvanaz KELEŞOĞLU-Vefa Ve Öğretmen

  Ayakkabıları yırtık, saçları dağınık bu soğuk kış gününde mont dahi giymeyen sessiz, sınıfın en uzak köşesinde oturan o çocuk... Evet nerde görsem tanırdım. Ali. Herkesten çok isterdi okumayı en önce sınıfa gelir kalemini kitabını hazırlar beklerdi beni, öğretmenini.
   Bugün canı sıkkın geldi bana yanına yaklaştım ;
-Günaydın Aliciğim bugün canın sıkkın geldi bana nasılsın? Dedim.
-Günaydın öğretmenim, iyiyim. Dedi durağan bir ses tonuyla. Üstelemedim gelir anlatır bana diye düşündüm. Ders zili çaldı ilk ders başladı ve bitti. Ali hiç katılmadı derse hem de en sevdiği derse - matematik-ben bunu düşünürken Ali yanıma geldi.
-Öğretmenim ne kadar sürede beş TL kazanabiliriz? Diye sordu.
-Ne için istiyorsun Aliciğim, senin bu yaşta çalışmayı değil okumayı düşünmen gerek konuşmuştuk bunu hadi anlat bakalım ne oldu?
-Geçen hafta bahsettiğiniz okuma yarışması için öğretmenim. Yarışmaya katılmak için beş TL lazımmış ödül de hayli bir paraymış. Dedi.
İlk başta kendim vermeyi teklif edecektim ama Ali'nin bunu kabul etmeyeceğini biliyordum. Kendi küçük ama gururu dağlar kadardı. O an aklıma bir fikir geldi.
-Mmm demek bunun için canın sıkkındı, şansa bak Aliciğim ben de size zil çalınca bir oyun oynatacaktım kazanana da beş TL ödül verecektim, kim bilir belki sen kazanırsın. Dedim başını okşayarak. Ali'nin gözleri parladı heyecanlandı, gülümsedi.
-Gerçekten mi öğretmenim? Ben kazanacağım. Dedi,zil çaldı ders başladı.
-Evet çocuklar bu ders saatimizi oyun oynamak için ayırmıştım. Oyunumuz şöyle; Tahtaya bir matematik problemi yazacağım ve listeden gözlerimi kapatarak rastgele birini seçeceğim bilene de beş TL ödül vereceğim, ilk seçtiğim kişi bilemezse başka bir arkadaşınızı seçeceğim tamam mı?
Hep bir ağızdan çocuklar ;
-Tamam öğretmenim! Dedi. Tahtaya basit bir matematik problemi yazdım listenin başına geçtim gözlerimi kapadım listeden seçer gibi parmağımı bir yukarı bir aşağı gezdirdim listenin üzerinde ve sürpriz. Ali.
-Listeden seçtiğim kişi Ali! Diye bağırdım ama Ali'nin sevinç çığlıkları benim çığlıklarımı bastırdı tabi kii. Koşa koşa tahtaya geldi bir çırpıda çözdü soruyu. Ödülünü aldı geçti sırasına.
-Aferin Ali sen bunu hak ettin. Dedim. 
-Teşekkür ederim öğretmenim, çok teşekkür ederim. Dedi,bütün sınıf alkışladı Ali'yi.
Üçüncü ders zili çaldığında Ali yanıma geldi ;
-Yarışmaya katıldım öğretmenim, aldılar beni yarışmaya.
-Aferin Ali, bak çok istersen olurmuş demek ki.
-Evet öğretmenim, şimdi kütüphaneden kitabı alıp okuyacağım.
-Tamam sana güveniyorum.
-Güvenin, güveninizi boşa çıkarmayacağım. Dedi ve ders ziliyle birlikte ders başladı.
                       *Bir hafta sonra*
   Yarışma günü gelmişti sıraları belirlenen öğrenciler yerlerine geçiyordu. Elimdeki listeye baktım "Ali AKMAN" yazıyordu. Gözlerim parladı kalp atışım hızlandı, sınav saati yaklaştı Ali dahil herkes kendi sırasına geçti ve zaman geldi bir buçuk saatlik sınav süresi başladı ve bitti.
-Ali! Ali! Diye bağırdım sınıftan koşar adımlarla çıkarken.
-Efendim öğretmenim?
-Nasıl geçti sınavın?
-Hepsini yaptım öğretmenim ben kazanacağım inanıyorum. Dedi.
-Ben de sana inanıyorum Aliciğim.
                      *On gün sonra*
   Bu sabah çok mutluydum kitap yarışması sonuçları açıklanmıştı ve kazanan Ali idi. Elimden geldiğince hızlıca okula geldim öğrenciler bahçede sıra olmuş "Bugün yarışmanın sonuçları açıklanacak acaba kim kazandı" diye kendi aralarında tartışıyorlardı. O sırada Müdür Bey kürsüye çıktı, İstiklal Marşı söylendi ve sıra yarışma birincisine gelmişti.
-Sevgili öğrenciler on gün önce yapılan İl kitap okuma yarışmasının birincisi bizim okulumuzda, yarışmaya katlanan herkesi tebrik ediyorum ve birinciyi açıklıyorum;
"3/A sınıfından Ali AKMAN" arkadaşınızı ödülünü vermek üzere kürsüye davet ediyorum. Dedi.
Herkes alkışladı. Ali koşabildiği en hızlı şekilde kürsüye geldi. Müdürle tokalaştı, fotoğraf çekildi, ödülünü aldı sırasına geçti. Yüzündeki gülümseme her şeydi. Sınıflara çıktık.
-Evet çocuklar arkadaşınız Aliyi tebrik ediyoruz değil mi? Dedim. 
Hepsi bir ağızdan;
-Tebrikler Ali arkadaşımız! Diye uzun uzun bağırdı coşkuyla.
-Sen bir şey söylemek ister misin Aliciğim?
-Kazandığım için çok mutluyum öğretmenim, teşekkür ederim.
-Evet Ali kazandın, sen hak ettin. Aferin sana.
    Yarınsı günü Ali okula babasıyla birlikte geldi. Mehmet Bey beresini çıkardı iki elinin arasına aldı sıcak bir gülümseyle başladı konuşmaya;
-Günaydın Hoca Hanım nasılsınız iyisiniz umarım.
-İyiyim Mehmet Bey, sizler de iyisiniz umarım hayrola bir sıkıntı yoktur umarım.
-Yok Hoca Hanım yok çok şükür, ben teşekkür etmeye geldim size.
-Teşekkür mü? Ne için?
-Benim kerata anlattı bundan yaklaşık yirmi gün önce bir yarışma yapmışsınız sınıfta kazanana da beş TL ödül vermişsiniz. Velhasıl kelam bizim Ali kazanmış sizin yarışmayı o parayla da gidip yarışmaya kayıt olmuş. Onu da kazanmış dün geldi elinde bir zarf içinde de söylemesi ayıp hayli bir para. "Nedir bu oğlum?" diye sordum. "Yarışmaya katılmıştım hani baba, onu ben kazandım onun ödülü" Dedi, uzun lafın kısası bizim kerata daha küçük anlamadı ama ben anladım Hoca Hanım ben anladım, siz o yarışmayı bilerek yaptınız, bilerek seçtiniz o listeden Ali'yi. Allah razı olsun sizden. Sayenizde borçlarımı ödeyebileceğim, aileme yaraşır bir baba olacağım,sizin gibi vefalı öğretmenler iyi ki var. Dedi.
  Bu sözleri duyunca bir damla yaş süzüldü usulca yanağımdan.
-Estağfurullah Mehmet Bey, benim değil Ali'nin sayesinde Allah sizden de razı olsun. Siz zaten ailenize yaraşır çok güçlü bir babasınız.
   Kafasını öne eğdi beresini tüm gücüyle iki elinin arasında ezdi. 
-Benden bir isteğiniz var mı Hoca Hanım işe geç kalmayayım izninizle gideyim.
-Estağfurullah izin sizin. Sizden bir isteğim yok yalnız Ali ilerde büyük adam olduğunda beni unutmasın onun yeri bende çok ayrıdır. Dedim, sessiz bir gülümsemeyle. 
  Kafa salladı Mehmet Bey o da sessizce güldü ve gitti. 

Yorumlar