HARNÂME - Zeynep Gedikli

  

HARNÂME

 Bir varmış bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde develer tellal iken, pireler berber iken ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken çiftliğin birinde bir eşek yaşarmış. Eşek durmadan çalışırmış, çok ağır yükler kaldırırmış, pek de yemek yiyemezmiş, haliyle iyice zayıfmış bu eşekçik.

 Yine günlerden bir gün, dün ve yarınla tamamen aynı olacak bir gün, uyuduğu yerden yorgun argın kalkmış. Çünkü çiftliğin sahibi Bedri Ağa daha horozlar ötmeden kalkmış ve hazırlıklara başlamış. Bizim eşek uyku sersemliği ile birlikte yüklerini yüklenmiş. Daha doğru düzgün bir kahvaltı bile yapamadım hadi onu geçtim daha horozlar bağırmadan ben yola çıkıyorum, diye düşünmüş.

 Birkaç saat sonra Bedri Ağa ile çiftliğe geri dönmüşler. Bugünün ilk işi tamamdı şimdi ise sırada açıkçası hiç de leziz olmayan kahvaltı varmış. Bizim eşek Bedri Ağadan ayrılıp yorgun argın kahvaltı yapmaya giderken gözü ekin yiyen öküzlere kaymış. Bunlar ne leziz şeyler böyle, biz niye bunlardan yiyemiyoruz, diye düşünmüş ve büyük bir hayal kırıklığına uğramış. Kahvaltısını yaparken bunu aklından bir türlü çıkartamamış ve bu merakını ancak Bilge eşeğe sorarak giderebileceğini anlamış. Kahvaltıdan sonra doğruca Bilge eşeğin yanına gitmiş.

- Günaydın Bilge.

- Günaydın evladım.

- Bilge sana bir şey soracaktım onun için geldim.

- Tabii dinliyorum.

- Kahvaltı yapmaya giderken öküzlerin bizden çok daha lezzetli ve doyurucu yiyecekler yediğini gördüm .Ayrıca onlar, bizim gibi sabah sabah pazara mal satmaya gitmek gibi zor işler de yapmıyorlar. Neden bize daha farklı davranılıyor?

- Herkesin görevi farklı evlat. Onlar değerli çünkü onların etleri iyi para getirir haliyle sahibi de iyi besleyecek ki kaliteli et olsun.

- Ama onlar bizim kadar yorulmuyor üstelik onlar bizden çok daha kuvvetli. Bu hiç adil değil. Gidip ben de yiyeceğim o ekinlerden.

- Dur yavrum yapma öyle bir şey.

Eşek Bilge'yi dinlemeden hızlı adımlarla öküzlerin yediği ekinliğe girmiş. Nerde güzel yiyecek varsa hepsini tatmış ve bunu yaparken çok hızlı olması gerektiğinden bütün ekinleri mahvetmiş. Öküzler bağırarak şikayet etmeye başlamışlar.

- Alın bu cambazı buradan her şeyi yedi !

- Her yeri mahvettin dur artık !

- Derhal git buradan !

 Biraz sonra ekin sahibi eşeği tuttuğu gibi ekinin dışına atmış. Önce elindeki ince çubukla canını yakmış. Ama ekin sahibi bir türlü sakinleşememişti. Birden cebinden çakısını çıkartıp eşeğin kulağını ve kuyruğunu kesmiş. Eşeğin canı çok acımış. Acıdan haykıra haykıra ilerlemiş eşekçik.

Yanına bir eşek dostu gelmiş

- İyi misin ? Çok acıyor mu ?

 Bizim eşek hiçbir şey demeden inleye inleye ilerlemeye devam etmiş. İçinden bu işi sorgulamadan yapmasaydım iyi olurdu. Daha fazlasını isterken elimdekini kaybettim, demiş. Ve masalda burada bitmiş. Gökten üç elma düşmüş biri bizim eşeğin başına biri anlatan perinin başına biri de onu dinleyen her bir minik yüreğin başına.

Yorumlar