Gammaz Yürek- Sıla Doğan

 Doğru! Sinirliydim, fena halde sinirliydim, hala da öyleyim ama deli olduğumu da nereden çıkarıyorsunuz? Hastalığım duyularımı keskinleştirmişti, harap etmiş ya da köreltmiş değildi. Hepsinden öte olan, keskin işitme duyusuydu. Cennetteki ve dünyadaki bütün sesleri duyuyordum. Cehennemden gelen pek çok sesi duyuyordum. Söylesenize, nasıl deli olabilirim? Dinleyin ve nasıl ustalıkla - nasıl sakince size bütün hikayemi anlatıyorum, görün.

Fikrin aklıma ilk nasıl geldiğini söylemek imkansız ama aklıma düştüğü andan itibaren beni gece gündüz rahat bırakmadı. Bir amacım yoktu. Bir arzum yoktu. Yaşlı adamı severdim. Bana hiç zararı dokunmazdı. Beni asla kırmazdı. Altınlarında da gözüm yoktu. Beni sinirlendiren… Sanırım, gözleriydi!

Neden mi? Yaşlı adamla hiç konuşmazdık ama sürekli göz teması kurardık, bana söyleyemediği şeyleri gözleri ile söylüyordu. Evet,duyuyordum! Gözleri, Bana “sen delisin” diyordu. Sevmiyordum, sevmiyordum bana öyle bakmasını. Acaba ben mi öyle anlıyorum? HAYIR! Kafamdaki ses buna karşı çıkıyordu. Her gün bunu duyuyordum “sen delisin, sen delisin..” bu yaşlı adamın sesiydi,duyuyordum. Ama, ama o hiç konuşmuyordu, neden onun sesini duyuyordum? Bilmiyorum. Tek bildiğim o sesi susturmak istememdi, o bakışları yok etmek istememdi, bunu nasıl yapabileceğimi hiç düşünmemiştim, yada düşünmeye cesaret edememiştim. Belkide onunla göz teması kurmamalıydım, peki ya kafamdaki sesleri nasıl susturacağım? Bilmiyordum, hiçbirşeyi bilmiyordum. Birşeyi çok merak ediyordum “ben deli miyim?” bu sorunun cevabını kendimde aramak ne kadar doğru?

..............................

Diğer günlere kıyasla bugün hava kasvetliydi, elimdeki sapı kırılmış kupa ile birlikte balkona çıktım, pencereyi açıp hafif esen rüzgarın saçlarımı karıştırmasına izin verdim. Gözlerimi kapattım, şuan sadece havanın keyfini çıkarmak istiyordum, bu kafamdaki soru işaretleriyle pekte mümkün değildi. Saat 00:23’tü, bitmiş olan kahvemi farkedip odama çıktım. Yaşlı adam yan odadaydı, acaba cesaretimi toplayıp konuşmalı mıydım?, her zamanki gibi kaçtım bu düşünceden. Uyumak için yatağıma uzandım, bugün bahçede fazla uğraştığımdan olsa gerek hemencecik uyuyakaldım.

-“öldürücem,öldürücem seni,öldürücem”

Bir hışımla yatakta doğruldum, bu neydi şimdi? Terler içindeydim, sanki rüya değil gibiydi, gerçek olma ihtimalini düşününce ürperdim. En sonunda su içmek için mutfağa yöneldim, içtikten sonra sırtımı tezgaha dayadım, aklımda tek bir cümle yankılanıp duruyordu “öldürücem”, bu cümledekini yapmak aklımın ucundan geçmemişti ama yabancıda gelmiyordu. Peki ya bunu yaparsam ne olur? O gözlerden kurtulur muyum?, yada o seslerden?, şuan bu düşüncenin mantıklı gelmesi ne kadar doğruydu bilmiyorum ama içimde susturamadığım kararlılık duygusu gittikçe artıyordu, bu beni ne kadar korkutsada elime ne zaman aldığımı fark etmediğim bıçakla yaşlı adamın odasına gittim. Kapıyı yavaşça açtım, yavaş ve korkak adımlarla adamın yanına ulaştım. ellerim titriyordu, korkuyordum, ama geri adım atamazdım,atarsam bir daha asla buna cesaret edemezdim, biliyordum. Bıçağı, ihtiyarın kalbine hizaladım, kolumu kaldırdım, son kez mantıklı düşünmeye çalıştım,olmadı. O an beni kendime getiren şey yatağın başındaki ayna olmuştu, bu ben değildim, saçlarım terden dolayı anlıma yapışmış, vücudum, küçük bir çocuğun gölgesinden korkmuş gibi titremesi, elimdeki bıçakla kafamdakileri gerçekleştirmek istemem, bu ben miydim? Kendime gelmiştim, hemen bu odadan çıkmalıydım, kapının kulpuna yöneldiğimde kafamaki tanıdık sesi duydum

-"Neden buradasın?"

Şaşırsamda aldırış etmedim. Odadan çıktım, şuan tek istediğim şey burdan gitmekti, bunun daha önce aklıma gelmemesine kızmıştım. Böylece o gözlerden ona zarar vermeden kurtulabilirdim. Koştum, arkamda kalanlara aldırış etmeden koştum, arkamda kalan bir çift göz düşüncelerimide almıştı benden. Şimdi o gözlerden ve kafamdaki seslerden kurtulduğuma göre, kendimle yüzleşmenin zamanı gelmişti.

“ben deli miydim?”

................................


Yorumlar

Yorum Gönder