Gammaz Yürek - Selin Gökçe Gedikli

  Doğru! Sinirliydim, fena halde sinirliydim, hala da öyleyim ama deli olduğumu da nereden çıkarıyorsunuz? Hastalığım duyularımı keskinleştirmişti, harap etmiş ya da köreltmiş değildi. Hepsinden öte olan, keskin işitme duyusuydu. Cennetteki ve dünyadaki bütün sesleri duyuyordum. Cehennemden gelen pek çok sesi duyuyordum. Söylesenize, nasıl deli olabilirim? Dinleyin ve nasıl ustalıkla - nasıl sakince size bütün hikayemi anlatıyorum, görün.

 Fikrin aklıma ilk nasıl geldiğini söylemek imkansız ama aklıma düştüğü andan itibaren beni gece gündüz rahat bırakmadı. Bir amacım yoktu. Bir arzum yoktu. Yaşlı adamı severdim. Bana hiç zararı dokunmazdı. Beni asla kırmazdı. Altınlarında da gözüm yoktu. Beni sinirlendiren… Sanırım, gözleriydi! Göz bebeğinden ayırt edilemeyecek kadar siyahtı gözleri. Ne zaman gözlerine baksam kanım çekilir ellerim buz keserdi. Sanki...sanki intikam peşindeymişçesine bakardı. Başkalarına bakarken de gördüm onu ama asla bana baktığı bakışlarla aynı değildi. Benden bir şey mi istiyordu ? İntikam almak istediği belliydi. Ama ne için ? Saçmalık. Deli değilim gerçekten bu adamda bir tuhaflık var.

 Yaşlı adam her gece altınlarını sayıyordu...evet her gece. Duyuyordum. Ses beynimin derinliklerine işliyordu. Uyuyamıyordum! Kimse duymasın diye sessizce saymaya çalıştığına yemin edebilirim ama ses sanki yanımdaymış gibi. Bunu ona söyleyemezdim. Hasta olduğumu bilmemeli.

Evet bu yaşlı adamla bir sorunum yok ama onu ne zaman tanıdığımı bile tam hatırlamıyorum. Gözlerimi açtığımda karşımda oturuyordu .Sadece o vardı. Bir tek o gün gözleri umutlu ve mutlu bakıyordu. Ona her soru sormamda bana sonra anlatacağını söyledi. Anlattı. Sadece düşüp bayılmışım ama yaklaşık bir hafta öncesini hatırlamıyordum . Bundan ona bahsetmedim. Uzun bir süre hayatıma normal bir şekilde devam ettim ama içimdeki o kötü his yavaş yavaş ortaya çıkıyordu .Bu adamda bir şeyler vardı. Hatırlamaya çalışıyordum fakat nafile. 

Gün geçtikçe parçalar yerine oturuyordu. Belki bana yine deli diyeceksiniz ama ben deli değilim deliler aptal ve saftır ben her şeyin farkındayım. Bu adam gözlerimin önünde cinayet işledi Bu doğru. Hatırlıyorum, lakin kimi ne için öldürdüğünü değil ,sadece cesedi. E peki ben neden oradaydım. Bilmiyorum... ama şimdilik. Parçalar yavaş yavaş yerine oturuyordu Hafızam yerine geliyordu . Ama bundan yaşlı adama bahsetmiyordum. Bana sebepsizce çok iyi davranıyordu ama her fırsatta deli olduğumu dile getiriyordu .Saklamaya çalışıyordu .O da biliyordu hafızamın yerine geleceğini.

 Nasıl bilmiyorum ama ellerim titriyor cinayeti ben işlemiştim. Evet hatırlıyorum çok net hatırlıyorum .Ben yaptım, ama nasıl? Ben yapmam! Aklım almıyor... Duyuyordum, yaşlı adamın ve birinin daha sesi ,fısıldaşıyorlar .Bu akşam işi bitireceklerinden ve benden bahsediyorlar. Bunun başka açıklaması yok. Beni öldürecekler... duyuyordum. Polise gidemezdim ben, ben cinayet işlemiştim. Kaçtım...sessizce apartmanı terk ettim .Sabahleyin mecbur geri dönecektim. Uyumam lazımdı, ayakta duramıyordum ellerim titriyor ve üşüyordum. Uyuyamıyordum, aklımdaki düşünceler beni bırakmıyordu. Hatırlıyorum bu cinayeti bana o işlettirdi .Her şeyi hazırladı ve o adamı öldürmem için beni tuttu . Beynimi uyuşturdu ve onun istediklerini yaptım... sonrasında hafızamı sildi. Artık her şeyi hatırlıyorum fakat elimde delil yok. 

 Sabah erkenden eve döndüm kapımın kilidi kırıktı. Gerçekten beni öldürecekler miydi ?  Madem benim kapımın kilidi kırık pekala bende onun kapısının kilidini kırıp içeri girebilirdim. Her şeyi ayarlamıştım. Arkamda iz bırakmadan kapının kilidini kırıp içeri girdim. Hâlâ uyuyordu. Belki de yaşlı adamın söyledikleri doğruydu, gerçekten delirmiştim...Gözümü bile kırpmadan onu öldürdüm. Bu ben miydim? Evden çıktım ,alt kata inip başka bir kapı kilidini zedeledim .

 Tüm delilleri yok ettim sessizce. Geriye sadece polisi aramak kalmıştı. Kasvetli bir şekilde karşımda duran telefonu elime aldım. Telefon, gerçekten bunu yapacak mısın der gibi bana bakıyordu adeta. Yavaşça ahizeyi kaldırdım. Polisi aradım. Kapımın kilidinin kırık olduğunu ve çok korktuğumu ilettim. Ahizeyi kapattım. Dakikalar sonra sessizliği bozan, sokaktan gelen siren sesleriydi. Yoksa o sesler...hayır tabii ki, beynimin içinden gelmiyordu. Böyle bir şey mümkün olabilir miydi? Neden olmasın, dedi bir ses.


~Okuduğunuz için teşekkür ederim...

Yorumlar

Yorum Gönder