Gammaz Yürek : İksir ~Ceren Çalışkan

 Doğru! Sinirliydim, fena halde sinirliydim, hala da öyleyim ama deli olduğumu da nereden çıkarıyorsunuz? Hastalığım duyularımı keskinleştirmişti, harap etmiş ya da köreltmiş değildi. Hepsinden öte olan, keskin işitme duyusuydu. Cennetteki  dünyadaki bütün sesleri duyuyordum. Cehennemden gelen pek çok sesi duyuyordum. Söylesenize, nasıl deli olabilirim? Dinleyin ve nasıl ustalıkla - nasıl sakince size bütün hikayemi anlatıyorum, görün.

Fikrin aklıma ilk nasıl geldiğini söylemek imkansız ama aklıma düştüğü andan itibaren beni gece gündüz rahat bırakmadı. Bir amacım yoktu. Bir arzum yoktu. Yaşlı adamı severdim. Bana hiç zararı dokunmazdı. Beni asla kırmazdı. Altınlarında da gözüm yoktu. Beni sinirlendiren... Sanırım, gözleriydi! 

Aynaya baktığımdaki ben ben değildim benliğimi sekiz yıl önce o gözlerde kaybetmiştim her  baktığımda içime düşen öfke ve korku zıtlığıyla bu harabe evde yaşama çalışıyordum. Biri sorarsa mutluydum ama soracaklarını bile sanmıyorum korkuyorlardı benden bu beni mutlu ediyordu tatmin oluyordun binevi ama  aynı şeyi ,başkalarının gözünde gördüğüm ürkekliği o okyanus mavisi gözlerde göremiyordum sanki her an bana zarar vericek beni sekiz yıl önceki intikamını şimdi hatta her an alıcakmış gibi 

Ben kim miydim ben Piraye’dim o kimdi o soluk benizliydi ona öyle diyordum çünkü gerçek adını bile bilmiyordum. Kim öz dedesinin ismini bilmezdi . Onunla hiç kimse aynı yerde hatta gölgesine gölge olmak istemezken ben onunla aynı çatı altında kalıyordum . Benden neden bu kadar nefret ediyordu bilmiyordum ama şu bi kere gerçekti ben ondan daha çok nefret ediyordum kendimden . Onu her gün öldürme  planları yapan deli kafam ve buna gücü olmayan bedenim ve zihniyetim .Bu gün dokuzuncu ayın on ikisi; aynaya baktığımda kalabalık tarak vurmamış saçlarıma ,çelimsiz vücuduma ve bana bol gelen belkide bir ay önce yıkanmış kıyafetlerimle birlikte mutfağa doğru ürkek adımlarla ilerliyordum ya bana öfkelenip bana saldırırsa ya intikamını bu gün alırsa diye düşünüp mutfağa gittim ilk ona  tabak hazırlayacaktım tabağa  iki tane zeytin bi dilim ekmek ve yarım kaşık köpek maması koydum  ve uyku şeysi  şaşırmayın çünkü o öyleydi her şey sayısınca ve arzusuna göre tabağı hazırladıktan sonra odasına gittim kapısına üç kere tıkladım ama bu sefer farklıydı kapı açıktı tabak elimden kayıp düştü işte o vakit bu vakitti öleceğim gün bu gündü intikam bu gündü . Her şey işaretti buna düzen bozulmuştu salak kafam anlamalıydı ama nasıl olur bu gün bu tarih onun matematiğine uymuyordu onun tek rakam takıntısı vardı bu gün dokuzuncu aynın on iyisiydi olamazdı ...ve o sigaradan paslanmış sesiyle birlikte :Günaydın prenses kusucaktım ne oluyordu  kapıya atılmamla birlikte onun yataktan fırlaması bir oldu ama ben kazandım kapıyı yüzüne kapatıp kilitledim . Ayaklarımı giyindim doğruca depoya gittim deponun anahtarı bendeydi çünkü bu apartmanın sahibi soluk benizli ruh hastası dedemi evin kapısını kilitledim nefes nefeseydim ve karşı komşumuz Safiye yengeyle karşı karşıya geldik ben onu umursamazken o arkamdan : şuna bak bide kız olacak kız dediğin derli toplu üsluplu olacak şuna bak kokudan evden dışarı çıkamıyoruz söyle dedene depoya baksın ölü var sanki ve işte gerçekte buydu depoya inmiştim deponunda kimse tarafından bilinmeyen bi yer vardı ve orayı çiçek bahçesine dönüştüren annem beni bekleyen annem vardı ama bi şey eksikti beni orda bekleyen bedeniydi ölü bedeni . Oradaydı beyaz çarşafın altında oradaydı sekiz yıl önce buraya gelmişti  onun yanına gelebilmek için maske takmak yetmiyordu artık kahretsin elimden hiç bir şey gelmiyordu onun orda olduğundan emin olduktan sonra yukarı çıktım emindim her gün planını yaptığım şeyi gerçekleştirecektim yeterdi bu çektiklerim yeter . Yukarı çıktım odasında uyuyor olamazdı kapısına tıkladım bu kez iki kere bilerek ve bağırdı :bir daha tıkla aptal. Ve yine iki kere tıkladım ve yine aynı şey : aptal aptal bir daha tıkla aptal.  Ben çıkıyorum buzdolabında hiçbir şey kalmadı  yine arkamdan bağırıyordu bu onu güçsüz bırakıyordu beni ise mutlu ediyordu .şimdi sen soruyoyorsun neden şimdi neden önceden kendini kurtarmadın bu işkenceden çünkü vakit şimdiydi bunun cevabını sana veremem çünkü sen ben değilsin anlayamazsın ama şu bi gerçek ondan önce davranmam gerek . Markete gittim tüp aldım eve dönüyordum herkesin bi özel gücü vardır benimkinde her şeyi duymam benim arkamdan denilen her şeyi en çokta ismimin deli olması  benden bahsederken deli deniyordu belkide öyleydim eve geldim tüpü yerine taktım Allah ın cezası kapıyı kırarcasına dövüyordu  ama yapamazdı çünkü kapısı Çelik kapıydı sorgulama öyleydi işte.    Saçımı tepeden topladım aynaya baktım üzerimdeki hırkayı çıkardım ,hızlı olabilmem içinde eteğimi çıkardım  taytımı giydim ellerime eldivenlerimi gidim büyük bi kova çıkardım tüm domestosu kovaya döktüm yarım kalan tuz ruhunuda ekledim iyice karıştırdım bunları yaparken o kadar mutluydumki sanki ölen annemin intikamını alıyordum ama sanki bir şey eksikti ah geldi aklıma odama gittim yatağımın altından kezzapı aldım bu nefis intikamın meyvesi buydu işte ve bitti son işim tüpü çalıştırıp tüm gözleri açtım  hiç bu kadar mutlu olmamıştım  sanki annemle lunaparka gitmişimde bana pamuk şeker almış gibi  depoya gittim bize gelen su tankerindeki suyu boşaltım içine benim enfes karışımım olan adınada anne intikamı verdiğim iksirimi boşaltım bu arada diğer binalara giden sularında kestim ne olur ne olmaz diye .Yuları çıkarken Safiye ablayla karşılaştık :sular niye gitti yahu daha yemek yapmadım dedene de bu ikinci şikayetim . Bilmiyorduki bu onunla son karşılaşmamız neyse içeri girdiğinde etraf aşırı tüp kokuyordu Dedemin kapısındaki dürbüne baktım uyuyordu nerden biliyorum uyuduğunu çünkü ben kahvaltıda verdiğim köpek mamasının içine azıcık uyku şeysinden katmış olabilirim hayır olamaz uyandı ikinci plan ikinci plan kapısını açtım direkt kapıya yöneldi dip dibeydik banyoya yöneldi ve ben onu yüzümdeki gülümsemeyi gizlemeyi çalışarak izliyordum musluğu açtı dolaptan bardak çıkardı ve suyu doldurdu bardağa ve sonra sonra bardağı ağzına götürdü ve içti evet iksirimden içti ve bağıdı avazı çıkana kadar : aaağğğ aaaağğğ yaptın sonunda ağğğğğ ne içirdin bana ağğğğğğğğğğ yanıyorum ve ben kahkahalarla izliyordum  hemen koştum dışarı çıktım ve güm diye ses düşmüştü bayılmıştı ölmüştü artık neyse tüp kokusundan daha fazla etkilenmeden taksiye atladım nere mi tabiki karakola . İfademi vermek için bekliyordum ifadem ne miydi aynen şöyle 

Ben yaptım Gülcemal sokaksak no17 üçüncü kattaki ölü adamın ölümünün sorumlusu benim hiç pişman değilim neden mi yaptım 8yıl annemi öldürdüğü için sırf 4tane kız çocuk doğurup 1tane erkek çocuk doğurmadığı için . Bu adam annemin katiliyle 8 yıldır aynı evde kalıyorum ya o beni öldürecekti ya ben onu. Ben kazandım onu benim sihirli karışımımla öldürdüm çok basitti kendisi bi deliydi onu deli edende bi deliydi evet bendim o deli onun belli prensipleri vardı suyu tuvaletten içer  kalkar kalmaz su içer ama bu gün farklıydı bu gün benim iksirimi içmişti aslında 2planım vardı sabah yediği  köpek manasına uyku ilacı kaymıştım etkisi 4saat vardır diye tahmin edip marketten tüp aldım o uykudayken ev zehir bombası olacaktı ve ölecekti ikincisi ise yani şu anki ölüm nedeni erken uyanacaktı ve benim bizzat depoda hazırladığım ve depoya bu sihirli ellerle döktüğüm iksiri içecekti ve öyle oldu çok basitti yani 

Sonra ne mi oldu herkes gibi poliste benim deli olduğumu düşünüp beni test ettiler ve şu an İstanbul köprüsünü izliyorum huzurla denizin maviliği ne kadar bana onun gözlerini hatırlatsada mutluydum yine nerdemiyim evimde ait olduğum yerde deli hastanesinde gülme alınırım burası herkesin korkuyla belkide dalga geçerek geçtiği yer ama benim için huzur yuvası mutluyum çünkü annemi artık rüyalarımda görmekle kalmıyorum bazen odamda yalnız kalınca bana masal anlatıyor ve her seferinde iyiki yapmışım diyorum :)


Yorumlar

Yorum Gönder