Gammaz yürek-Beyza YOLCU

   Doğru! Sinirliydim, fena halde sinirliydim, hala da öyleyim ama deli olduğumu da nereden çıkarıyorsunuz? Hastalığım duyularımı keskinleştirmişti, harap etmiş ya da köreltmiş değildi. Hepsinden öte olan, keskin işitme duyusuydu. Cennetteki ve dünyadaki bütün sesleri duyuyordum. Cehennemden gelen pek çok sesi 
duyuyordum. Söylesenize, nasıl deli olabilirim? Dinleyin ve nasıl ustalıkla - nasıl sakince size bütün hikayemi anlatıyorum, görün.

  Fikrin aklıma ilk nasıl geldiğini söylemek imkansız ama aklıma düştüğü andan itibaren beni gece gündüz rahat bırakmadı. Bir amacım yoktu. Bir arzum yoktu. Yaşlı 
adamı severdim. Bana hiç zararı dokunmazdı. Beni asla kırmazdı. Altınlarında da gözüm yoktu. Beni sinirlendiren… Sanırım, gözleriydi!

  Bakışları her zaman sanki kin ve nefret doluydu. Karşımızda ki binada oturuyordu tam karşımızda. Camdan baktığım zaman direk evinin içini görebiliyordum her sabah perdesini açar ve evini havalandırırdı. Balkonda bir müddet durur sanki sabahın temiz oksijenini içine çekerdi arada göz göze gelirdik. Ama hep gözlerimi kaçırırdım çünkü her gözünün içine baktığım da ondan daha da nefret eder kinle dolardım o yüzden göz temasından hep kaçınırdım yaşlı adamı aslında severdim ama bakışlarından nefret ederdim.

  Bir sabah okula gitmek için kalktığımda yaşlı adamın bahçesinde bir yavru kedi gördüm gerçekten çok şirindi küçücüktü ona yakından bakıp sevmek istedim ama bir şey sürekli oraya adım atmama oraya gitmeme neden oluyordu. En sonunda cesaretimi toplayarak bahçeye girdim ama gözüm sürekli yaşlı adamın evinin pencerelerindeydi ya beni görürse ya o nefret ve kin dolu bakışlarına maruz kalırsam. Yavru kedinin yanına gelmiştim gerçekten çok şirindi tüylerini okşadım onunla oyun oynanmasını çok seviyordu galiba bir sağa bir sola dönüp neşeyle oynuyordu hızlı olmalıydım yaşlı adam her an gelebilirdi ki o sırada bahçeye biri girdi yaşlı adam... 

  Ayağa kalktım ne yapmalıydım kaçmalı mıydım neden kaçacaktım ki ne yapabilirdi bana hiç bir şey. Elinde bir kap yemekle ve biraz da su getirmişti yavru kediyi biraz sevdikten sonra önüne koydu onları. Yavru kedi iştahla yemeğini yiyip bitirmişti ben de arkada onları izliyordum yaşlı adam gerçekten iyi birine benziyordu olmasaydı neden yavru kediyi besleyip onunla ilgilenirdi ki bir ara göz göze geldik yine o bakışlar... nefret ediyordum o bakışlardan hep aynı şekilde tiksindiriciydi. Bana sanki kötü bir şey yapmışım gibi bakıyordu oysaki hiç bir şey yapmadım sadece 5 dk bahçesine girip kediyi sevdim bu kadar sonra gidecektim zaten. Bana ne işin var burda dercesine bakıyordu aramızda kısa bir diyalog geçmişti.

  Ben: Şeyy okula giderken yavru kediyi gördüm gerçekten çok sevimli duruyordu sadece biraz sevmek için girdim bahçenize rahatsızlık verdiysem kusura bakmayın.

 Yaşlı adam (yine aynı bakışlarla): Anladım önemli değil istediğin zaman yavru kediyi sevmek için gelebilirsin.

  Gerçekten böyle demişti. Anlamıyordum. Aslında hareketleri ve sözleriyle çok iyi birine benziyordu ama bakışları asla öyle biri olduğuna inandıramazdı beni. Acaba ben mi gereksiz bir abartı içindeydim bilmiyorum ne kadar iyi birine benzese de sürekli ondan uzak durmama sebep olan bir durum vardı ortada. 

  Küçük bir gülümsemeyle oradan ayrıldım ama yaşlı adam asla gülümsemiyordu. Okula geç kalmıştım aceleyle oradan çıktım ve okula gittim. 7 saatlik bir dersten sonra eve gitmek için yola koyuldum evim okuluma yakındı o yüzden kulaklığımı takıp yürüyerek eve gidiyordum evin önüne gelmiştim yavru kedi yine yaşlı adamın bahçesinde neşeyle koşup oynuyordu ona gülümsedikten sonra eve girdim. 

  (2 gün sonra)

  Yine çok güzel bir güne uyanmıştım güneş tepede bana gülümsüyordu sanki balkona çıkıp biraz nefes aldım karşıda yaşlı adam gazete okuyordu onu görünce bir anda neşem kayboldu bazen gerçekten burdan gitmesini istiyordum bir daha gelmemek üzere. İçeri girdim. Bu gün hafta sonu olduğu için ders çalışmalıydım yaklaşık 3-4 saat ders çalıştıktan sonra dinlemek için bahçeye çıktım hava çok güzeldi. Bahçede biraz yürüdüm daha sonra karşıdan yaşlı adamı gördüm elinde fazlasıyla poşet vardı ve ağıra benziyorlardı yaşlı adam belliki çok yorulmuştu ne kadar istemesemde yaşlı adama yardı etmeliydim hızlıca yanına giderek elindeki poşetlerden bazılarını aldım. Yaşlı adam hiç bir tepki vermeden sadece artık alışmış olduğum o bakışlarla bakıyordu.


   Bir müddet sonra evinin önüne gelmiştik yaşlı adam bana içeri girme teklifinde bulundu hiç istememiştim asla girmek istemiyordum. 
 
  Yaşlı adam: içeri gel biraz otur sana bir bardak su veririm dinlenirsin.

 Ben: gerek yok teşekkürler ben eve gideyim artık.

 Yaşlı adam: olmaz gel 5 dk otur sana su vereyim o kadar yardım ettin bana hem sana diğer yavru kediyi de gösteririm sonra gidersin.

  Ne demeliydim kabul mu etmeliydim içimden bir ses gitme diye bağırıyordu ama içeri girmek de istiyordum böyle bir yaşlı adamın evinin nasıl olduğunu da merak etmiyor değildim üstelik diğer yavru kediyi de görmek çok istiyordum yavru kedilere bayılırdım azıcık oturur evini biraz inceler yavru kediye de bakar sonra çıkardım evden çok kalmazdım o yüzden çok diretmeden cevap verdim.

 Ben: peki madem gireyim. 

  Içeri girdiğim de evinin gerçekten çok güzel olduğunu gördüm zevkli bir yaşlı adamdı sanki oturma odasına girdim ve tekli bir koltukta oturdum etrafa bakındım gerçekten oturma odasını çok güzel dizayn etmişti biraz bekledikten sonra yaşlı adam elinde bir bardak suyla geldi aldım,içtim teşekkür ettim. Yaşlı adamın bakışları asla değişmiyordu neden böyle bakıyordu ki oysaki kendisi çok iyi birine benziyordu keşke bakışlarına da bu yansısa. 

  Bir müddet sonra yaşlı adam mutfağa gitti ben de yavru kediye bakınmak için evi gezdim küçük odada oyun oynuyordu çok şirindi bende onunla oyuna katıldım yaklaşık 10 dk sonra eve gitmek için kalktım tam gidecekken yaşlı adamla göz göze geldik mutfakta yemek yapıyordu sanırım.

 Ben: her şey için teşekkürler ben artık gideyim.

 Yaşlı adam hiç bir şey demeden sadece baktı daha sonra çıkmak için kapıyı açtım ve çıktım yaşlı adamın bahçesinden çıktıktan sonra derin bir nefes aldım rahatlamıştım eve gittim biraz ders çalıştım müzik dinledikten sonra uyudum. 

 (1 hafta sonra)

 Sabahın erken saatleriydi bir gürültü duymuştum pencereyi açtım ve bir de ne göreyim ilk başta uykulu olduğum için olayı kavrayamadım sanırım yaşlı adam taşınıyordu. Bir müddet sadece öyle şaşkın bakışlarla baktım. Yaşlı adam gidiyor muydu yani istediğim şey sonunda gerçekleşiyor muydu ben aklımda deli sorularla baş ederken eşyaları taşıyan abinin sesini duydum her şeyi koyduklarını ve gitmeye hazır olduklarını söyledi tamam artık taşındığına inanmıştım.

 Çok mutluydum gidiyordu yaşlı adam artık. Ne kadar iyi birine benzese de o kin ve nefret dolu bakışlarından kurtulduğum için çok mutluydum. O artık gidiyordu en çok istediğim şey gerçekleşiyordu yaşlı adamla göz göze geldik yine aynı bakışlarla baktı bana. Asla bir mimik ya da gülümseme yoktu yüzünde arabaya bindi ve gitti.

   Arkasından sadece baktım mutluydum o bakışlardan kurtulmuştum artık. Bana bir zararı yoktu ama yine de sevinmiştim anlık gelişmişti olay sanki . Anlık şoku üstümden atlattıktan sonra derin bir nefes aldım ve yaşlı adamın evine yeni gelen kişinin kim olduğunu merak etmeye başlamıştım ya o da yaşlı adamın gibi nefret ve dolu bakışları varsa ya daha kötüyse... 
 

Yorumlar

  1. Zaman geçişlerini belirtmektense cümlelerin içine yedirmek daha iyi olurdu.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder